Blog

Çocuk cerrahisinin önemini ve gelişmelerini paylaşıyoruz. Sağlıklı bir gelecek için yazılarımızı keşfedin.


Vajinal Yapışıklık | Labial Sineşi ( Füzyon | Yapışıklık) Nedir?

vajinal yapışıklık

 

 

 

 

 

Vajinal yapışık | labial sineşi denilen durum, vulvanın (kadın dış genital bölgesinin) iç dudaklarının birbirine yapışmasıdır. Bu durum çoğu zaman doktor muayenesinde fark edilir ancak bazen ebeveynler de bebeklerinin alt bakımlarını yaparken fark edebilirler. Yapışıklık alanı vajinal açıklığın tamamı veya bir kısmında olabilir. 100 kız çocuğunun 2’sinde karşımıza çıkar. Labial sineşi aslında çok sık bir durum olmakla birlikte genellikle fark edilmemektedir. Doğuştan değildir, genellikle 1-2. Aylardan sonra oluşur.

vajinal yapışıklık

Labial Sineşi Belirtileri Nelerdir?

Ailelerin hastaneye başvuru nedenleri çoğu zaman çocuk doktoru tarafından bu yapışıklığın fark edilmesidir. Vajinal yapışıklık erken bebeklik döneminde nadiren belirti verir. Bu belirtiler çatallı idrar yapmak, zorlanarak idrar yapmak ve tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonudur. Daha büyük çocuklarda ise bu şikayetlere idrar bölgesinde kaşıntı, idrar yaptıktan bir süre sonra iç çamaşırına idrar damlaması eklenebilir. 

Labial Sineşinin Nedeni Nedir?

Labial sineşi için pek çok faktör suçlansa da tam bir netlik yoktur. Bu faktörlerden ilki östrojen seviyesinde azalmadır. Aslında anneden kız bebeğe geçen östrojen hormonunun bu yapışıklığı 6 aya kadar önlediği bilinmektedir. Ancak bazen bu hormonun geçişinde sorun olabilir, bu da yapışıklığa neden olabilir. Bunun dışında annenin genital bölge temizliğini sert, çok bastırır şekilde yapması, yüzeysel tahriş veya aksine hijyene pek dikkat etmemeleri; ıslak mendil, uygun olmayan sabun ve şampuanlar, pudra, pişik kremlerinin kullanımı ve geçirilmiş mantar enfeksiyonları da vajinal yapışıklık için suçlanan nedenler arasındadır.

Labial Sineşi Tedavisi Nedir?

Labial sineşi tedavisinde ilk basamak olarak östrojenli ve steroidli kremler kullanılabilir; ancak östojenli kremlerde kıllanma ve meme büyümesi gibi hormonal yan etkilerin oluşabilir. Bu ilacın kullanımını kısıtlamaktadır. Bu yüzden medikal tedavide günümüzde steroidli kremler daha çok tercih edilmektedir. Krem uygulamasının etkili olmadığı hastalarda cerrahi yöntemle bu yapışıklık açılır. Çocuğun yaşı ve yapışıklık derecesine göre lokal veya genel anestezi de uygulanabilir. Genellikle vajinal yapışıklık kesme olmaksızın kolaylıkla açılır. Labial sineşi tedavisini, istenmeyen sonuçlara sebep olmamak adına sadece bu konuda deneyimli kişiler yapmalıdır. İşlemden sonra ılık oturma banyosu önerilir. Tedaviden sonra yapışıklık tekrarlayabilir.



Göbek Granülomu ve Göbek Polibi

Göbek Granülomu (Umblikal Granülom) Nedir?

Doğumu takiben göbek, 1-3 hafta içinde düşer. Bebeğinizin göbeği düştükten sonra bu gölgeyi dikkatlice izlemeniz gerekir. Enfeksiyon ve kanama bu bölgede gelişebilen, akla gelen ilk sorunlar olsa da, umblikal granülom ve polip de akıldan çıkarılmamalıdır. Göbek bağı (kordon) düştükten sonraki ilk birkaç hafta içinde bu bölgede oluşan, nemli, parlak, kırmızımsı, üzeri dalgalı küçük doku büyümesine göbek granülomu (umblikal granülom) denir. Toplumda granülom ile karşılaşma sıklığı her 500 bebekte 1’dir. Genellikle ailelerin hastaneye başvuru nedeni bebeğin zıbınında oluşan sarımsı lekelenmedir. Göbek düştükten sonraki ilk birkaç gün bu lekelenme normaldir. Eğer daha uzun bir zaman devam ediyorsa bir çocuk cerrahına başvurulması gerekir.

umblikal granülom
Umblikal Granülom

Göbek Polibi (Umblikal Polip) Nedir?

Göbek polibinde , göbekten dışarı doğru çıkan yuvarlak, parlak, kırmızı renkli bir doku vardır. Kendiliğinden veya gümüş nitrat tedavisiyle kaybolmaz. Bu yüzden muayenehane koşullarında cerrahi olarak çıkarılması gerekir.

göbek polipi

Umblikal Polip

Göbek Granülomu Neden Olur?

Normalde göbek bağı düşerken genellikle kurur ve herhangi bir komplikasyon olmadan düşer. Göbek bağı  düştükten sonra da göbek deliğinde küçük bir “güdük” kalır. Ancak bazen, güdük yerinde farklı bir doku oluşur. Göbek granülomu, kordon düştükten sonra iyileşirken oluşan yara dokusu gibidir. Bu durumun ne annenin hamileliğinde yedikleriyle ve davranışıyla, ne doğumda göbeğin kesilme yeriyle, ne doğumu yaptıran ebe veya doktorla, ne de annenin bebeğe uyguladığı bakımla ilgisi yoktur.

Göbek Granülomu ve Polibi Tedavisi

Göbek Granülomu Neden Tedavi Edilir?

Umblikal granülom veya polip farkedildiğinde muhtemelen zıbını kirleten lekelenme dışında herhangi bir probleminiz olmayacaktır. Ancak geç fark edilen veya ihmal edilmiş hastalarda bölgesel veya tüm vücudu kapsayan enfeksiyonlar oluşabilir. Bu yüzden görüldüğünde mutlaka tedavi edilmelidir.

Göbek Granülomu ve Göbek Polibi Nasıl Tedavi Edilir?

Granülom için muayenehane / poliklinik koşullarında gümüş nitrat uygulaması yeterlidir. Bazen bu uygulamayı bir kaç defa tekrarlamak gerekebilir. Uygulama esnasında bebeğiniz herhangi bir ağrı hissetmez, canı yanmaz. Gümüş nitrat uygulamasından sonra göbek çevresinde bir siyah alan meydana gelebilir. Bu durum birkaç hafta içerisinde normale döner. Akıntı gümüş nitrat tedavisine rağmen devam ediyorsa, mevcut problem polip olabilir. Umblikal polip tedavisi de yine muayenehane / poliklinik koşullarında yapılır. Polibin dip kısmından bağlanarak çıkarılması gerekir. Bu tedavinin uygulanması da bebeğinizde ağrı ve acıya yol açmaz.

Göbek Granülomu ve Polibinde Tedavi Sonrasında Evde Bakım

Tedavi sonrasında göbek deliğini temiz ve kuru tutmalısınız. Göbek deliğinin hava ile teması kesilmemeli, üzeri havasız kalacak şekilde kapatılmamalıdır. Özellikle bebek bezinin önünü göbek deliğini kapatmayacak şekilde aşağı doğru yuvarlayarak bağlamalısınız. Ayrıca göbek iyileşene kadar bebeğinize banyo yaptırmaktan kaçınmalısınız.

Göbek Granülomu / Polibinde Ne Olursa Endişelenmelisiniz

Tedavi sonrasında çoğu zaman komplikasyon görmeyiz. Ancak bir granüloma aşağıdakiler gibi başka belirtiler de eşlik ediyorsa mutlaka doktorunuza başvurmalısınız:

  • 38 °C’den fazla ateş,
  • Granülom etrafında kanama,
  • Granülom çevresinde şişme veya kızarıklık,
  • Göbek deliği çevresinde ağrı veya hassasiyet,
  • Göbek deliğinden kötü kokulu akıntı.

Umblikal granülomu erken teşhis etmek ve tedaviye gecikmeden erken başlamak, daha hızlı bir iyileşme sağlayacaktır.



Hipospadias (Peygamber Sünneti | Yarım Sünnetlilik / Doğuştan Sünnetlilik)

Hipospadias Nedir? Tipleri Nelerdir?

Penisin tepesinde olması gereken idrar deliğinin daha aşağıda bir yerde olmasına hipospadias denir. İdrar deliği, olması gereken yerin hemen altında olabileceği gibi, penisin ortasında, torbaların önünde veya daha da aşağıda, makata yakın yerde bile olabilir. Hipospadiasın derecelendirilmesi bu yerleşim yerlerine göre yapılır. Bu delik ile penis ucu arasındaki bölgede idrar kanalı tam olarak oluşmamıştır. Hipospadiasta idrar deliği olması gereken yer olan penis başına ne kadar yakınsa başarı şansı o kadar artar. İdrar deliği penis başından uzaklaştıkça başarı oranı düşer, cerrahi tedavi güçleşir. Hipospadiasta idrar deliğinin yerleşimine ek olarak, çoğu kez sünnet derisinin ön tarafı da gelişmemiştir. Sünnet derisi penisin sadece arka kısmında bulunmaktadır. 

Hipospadias Dereceleri
Hipospadias Tipleri

Kordi Sorunu / Penis Eğriliği

Bazen kordi olarak adlandırılan, penisin sertleşmesi sırasında oluşan eğrilik de görülebilir. İdrar deliği penis ucundan uzaklaştıkça, kordi adı verilen bu eğriliğin derecesi de artar. Hipospadias ameliyatında en önemli konulardan biri de bu eğriliğin düzeltilmesidir.

Hipospadias ve kordi
Kordi / Penis Eğriliği

Hipospadias Neden Olur? Ne Sıklıkta Görülür? Tipleri Nelerdir?

Hipospadias, doğumsal bir durumdur. Oluşumu için pek çok neden olduğu ileri sürülmektedir, ancak bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Her 300 erkek çocuktan birinde görülür. Daha çok hafif tip olan idrar deliğinin penis başına yakın olduğu tip görülür. Doğumdan sonra yapılacak dikkatli bir fizik muayene ile tanı kolaca konulabilir.

Özellikle idrar deliğinin penis başından uzak olduğu hipospadias hastalarında beraberinde böbrek ve idrar yolları ile ilgili anomali görülme ihtimali de artar. Ağır tipli hipospadias hastalarında inmemiş testis birlikteliği varlığı, hastada cinsel farklılaşma durumlarından şüphelenmemize yol açar.

 

 

Hiposadias Tedavisi

Hipospadiasın tedavisi cerrahidir. Çocuğun cinsel kimliğini keşfettiği dönem olan 2-6 yaş arasında (fallik dönem), penise yapılacak ağrılı işlemleri yapmak doğru değildir. Bu yüzden 2 yaşından önce, tercihen 1 yaşında, operasyon yapılır. Bezli dönemde yapılacak bu cerrahi müdahalenin bakımı da daha kolaydır.

Ameliyatta ana amaç idrar deliğinin penisin ucuna getirilmesidir. Varsa, penisteki eğrilik (kordi) de mutlaka düzeltilmelidir. Hipospadiası olan çocuklarda ameliyattan önce kesinlikle sünnet yapılmamalıdır. Çünkü ameliyatta çoğu ke sünnet derisi yeni oluşturulacak idrar kanalını desteklemek için yama olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte çoğu zaman ameliyat sırasında hipospadias ameliyatına ek olarak sünnet de yapılır. 

Hipospadias ameliyatı, tipe göre, günübirlik veya daha uzun süreli yatış şeklinde olabilir. Ameliyat sonrası üçüncü ya da beşinci gün pansumanı açılır. Sonda konulan durumlarda genellikle yedinci günde sondası çekilir. Bazı durumlarda bebeklerde çift bez kullanılarak sondasıyla beraber eve gönderilebilir. Büyük çocuklarda da idrar sondası ile taburcu edilecekse, sonda penis başına yakın olarak kesilir. Çocuk oluşturulan bu yol ile idrarını yapabilir.

Cerrahi Komplikasyonlar

Daha önce hipospadias nedeniyle cerrahi girişim uygulanmış çocuklarda başarı oranı hiç uygulanmamış olanlara göre daha düşüktür. Hipospadias ameliyatından sonra en sık karşılaşılan sorun fistül gelişimidir. Fistül, yeni yapılan idrar deliğinden farklı bir noktadan da idrar gelmesi durumudur. Bunun nedeni yeni yapılan idrar kanalındaki dikişlerin açılmasıdır. Bu durum oluşursa, 6 ay herhangi bir müdahalede bulunmak doğru değildir.

Yeni oluşturulan idrar deliğinde darlık, zor işeme, peniste eğrilik de sık gördüğümüz ameliyat sonrası oluşabilecek diğer problemlerdendir.

Ameliyat Sonrası Fistül

İlgili yazılar:

Ameliyattan Önce Sizi ve Çocuğunuzu Ne Bekliyor?

Sünnet Bakımı / Sünnet Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir? Sünnetten Sonra Bizi Neler Bekliyor?



Dil bağı nedir?

(Hipertrofik Frenilum Liguale | Kısa Frenilum Linguale | Ankiloglossi | Tongue Tie)

Bebekler doğmadan önce, henüz anne karnındayken; dil, ağız tabanına yapışık haldedir. Doğuma doğru dil ağız tabanından ayrılır. Bazen ayrılmadan sonra , burada dili ağız tabanına bağlayan bir bağ kalır. Buna “dil bağı” denir. Dil bağı tedavisi her zaman cerrahidir.

Bebeklerde Dil Bağı

Dilin birçok görevi vardır. Bunlara yutma, emme, tat alma, çiğnemede dişlere yardımcı olma, ağız içini temizleme, konuşmada harflerin söylenişi ve ağız içine alınan havanın ısıtılmasını örnek verebiliriz. Dildeki bu bağ dilin hareketlerini kısıtladığından, bu görevler de kısıtlanmış olur.

Bebeklerde, dilin meme başını iyi kavrayamaması yüzünden bu problem karşımıza sıklıkla, emmenin yeterince iyi olmaması olarak çıkarken; daha ciddi durumlarda bebeklerde yeterli beslenememe ve kilo kaybı görülebilir. Bunların dışında, tükürüğü tam yutamamaya bağlı, ağızdan sürekli salya akması, emerken çok terleme ve annenin meme başında geçmeyen yaralar dil bağının belirtileri olabilir. Çoğunlukla ağlama esnasında dildeki bu bağ görülebilir.

Dil bağı ve emme
Dil bağı ve emme

 

Çocuklarda Dil Bağı

Dilinde bağ olan çocuklarda dilin temizleme görevi yeterli yapılamaz. Bu yüzden bu bağın varlığı ağız hijyeninde bozulma, kötü ağız kokusu ve diş çürüklerine yol açabilir. Yine dil şeklinde bozulma, dilin ucunun çatallı şekilde ikiye ayrılması görülebilir. Tüm bunların bir araya gelmesi ise çocuklarda sosyalleşme problemleri ve psikolojik problemler oluşturabilir. Problemlerin derecesi ve çeşidi, dilbağının tipine göre değişiklik gösterir.

Çocuklarda dil bağı 2

 

 

 

 

 

 

 

Çocuklarda dil bağı 1

Dil bağına bağlı w görüntüsü

Dil Bağı Tedavisi Nasıl Yapılır ?  Ameliyatı Nasıl Yapılır? Tedavisi Ne Zaman Yapılmalıdır?

Dilbağına tanı konulur konulamaz müdahale etmek gerekir. “Konuşmaya başlasın, problem olursa müdahale yapılır” yaklaşımı artık günümüzde kabul gören bir yaklaşım değildir. Yapılan müdahale bebeklerde çoğu zaman ameliyathaneye ihtiyaç duyulmadan, poliklinik şartlarında, anestezisiz kolayca yapılmaktadır. İşlemden sonra hafif bir kanama olabilse de bu kanama kısa zaman içinde kendiliğinden duracaktır. İşlemden hemen sonra bebek beslenebilir.

Çocuk büyüdükçe bu bağ kalınlaşır ve sertleşir. Dokunun kalınlaşması damarlanmanın da artması demektir. Bu yüzden işlem sonrası dil altına dikiş koymak gerekebilir çünkü fazla damarlı dokuda kanama kontrolü zorlaşır,  İşlem ağız içinde olacağından, işlem esnasında çocukların ağzını rahatça açmaları da beklenemez. Anestezi yapılmadan işlem yapmak çocukları psikolojik olarak etkileyebilir. Bu yüzden dilbağı operasyonunu bebeklik döneminden sonra işlemin ameliyathanede ve anestezi altında yapmak şarttır.

Dil bağı, konuşmaya başlamış çocuklarda ise konuşma bozuklukları ile karşımıza çıkar. Bununla birlikte, konuşmada gecikme veya hiç konuşamamaya neden olmaz. Çocuklar kelimeleri ağızlarında yuvarlayarak konuşurlar. Özellikle “ “d, l, r, s, t, z” harflerini söylemekte zorlanırlar.

Ayrıca konuşma başladıktan sonra çoğu zaman, sadece ameliyat etmek yeterli değildir. Çünkü dil bu harfleri yanlış şekliyle çıkarmaya alışmıştır. Bunun düzeltilmesi için dilbağı ameliyatı sonrası, hasta için konuşma terapisi de gerekir. Bu yüzden dilbağında tedavi, bu bağ saptanır saptanmaz yapılmalıdır.

Dil Bağında Tedavi

Operasyon, küçük bebeklerde poliklinik koşullarında 1-2 dakika kadardır. daha büyük bebek ve çocuklarda ise ameliyathanede 5-10 dakika kadar sürer. Operasyon için bebeklerde çoğu zaman genel anesteziye ihtiyaç kalmaz, buna karşılık, operasyon çocuklarda hemen her zaman genel anestezi iledir. İşlemden sonra dilin altında görülen beyazlık iltihaplanma değildir. Dilbağı tedavisi sonrası işlem yapılan bölge ıslak olduğu için, bu bölgede oluşması gereken yara iyileşmesi kabuk şeklinde değil, ağız içi aftlarında olduğu gibi beyaz gözükür.

Dil bağı işlemi sonrası beyaz iyileşme dokusu

Yenidoğanların göbek problemlerinden olan göbek polibi|granülomu ile ilgili GÖBEK GRANÜLOMU (UMBLİKAL GRANÜLOM) VE GÖBEK POLİBİ (UMBLİKAL POLİP) yazımızı bu linkten okuyabilirsiniz.



Sünnet nedir

Sünnet

Yaz mevsimi yaklaştıkça “Sünnet nedir?” “Ne zaman yaptırmalıyız?” soruları daha da çok sorulmaya başlanıyor. Erkek çocuk anne- babaları için sünnet heyecanı başlıyor. Özellikle okula giden çocuklar için yaz mevsimi sünnet açısından tercih edilen bir dönem oluyor. Bazı aileler çocuğun ileride sünnet ile ilgili herhangi bir endişe taşımaması ve sünnet ile ilgili bir hatırasının olmaması için erken yaşta sünneti tercih ederlerken bazı aileler bunun tersine, sünnetin çocuk için önemli bir anı olması gerektiğini düşünüyor ve sünneti daha törensel bir havada yaşamak istiyor.

Sünnet nedir?

Sünnet, tüm dünyada en eski ve en sık uygulanan cerrahi girişimlerden birisidir. Erkek sünnetinin başlangıcının insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar uzandığı düşünülmektedir.

Sünnet, penisin uç kısmındaki sünnet derisinin kesilip çıkarılması anlamına gelir. Bugün, dünya erkek nüfusunun yaklaşık 1/6’i sünnetlidir. Antik Mısır’da M.Ö 2400’lerde sünnetin tarihçesine ait daha güçlü verilerin olduğu bilinmektedir.

Yenidoğan sünneti nedir?

Son zamanlarda “Yenidoğan sünneti nedir?” sorusu “Sünnet nedir?” sorusundan daha çok sorulur oldu. Önce yenidoğan dönemini açıklamak gerekirse; yenidoğan dönemi doğumdan itibaren 0-28 gün aralığını kapsar. Bu dönemde de sünnet yapmak mümkündür. Yenidoğan döneminde sünnet özellikle son dönemlerde oldukça tercih edilmektedir. Çünkü bu dönemde sünnet olmuş bebeğin bakımı ve yara iyileşmesi diğer dönemlere göre çok daha kolaydır.  Yenidoğan sünnetinin en önemli faydası lokal anestezi ile yapılabilmesi ve dokuların daha hızlı iyileşebilmesidir. 6 yaşından sona bir haftada iyileşen sünnet yarası, yeni doğan sünnetinde 2-3 günde iyileşir. Yenidoğan döneminde bebeklerin ağrı duymadığı bilgisi günümüzde yerini, “Ağrı duyar, ancak yeterince algılayamaz” bilgisine bırakmıştır. Bu yüzden sünnetin uyuşturulmadan yapılması kesinlikle doğru değildir.  Yenidoğanlarda ağrının kontrolü için emzirme oldukça faydalıdır. Emzirme; tensel temas, anne bebek iletişimi, derideki duyu almaçları ve tat alma duyusunun etkinleşmesini içeren bir bütündür. Böylece, emzirmenin bize sağladığı yararla da çocuğun ilaç kullanımı azaltılabilir. 

Yenidoğan sünneti ile ilgili daha detaylı bilgi için Yenidoğan Sünnetinin Avantajları Nelerdir? adlı yazımızı okuyabilirsiniz.

Yenidoğan dönemini geçirdik, ne zaman sünnet yaptırabiliriz?

Sünnet için, eşlik eden bir hastalık olmadığı taktirde, beden sağlığı açısından uygunsuz bir zaman yoktur. Ancak yenidoğan dönemini geçtiysek, iki yaşına kadar yaptırılması, eğer bu süre de geçilmiş ise altı yaşının beklenmesi psikolojik açıdan daha uygundur. Bunun nedeni çocukların bu dönemde olayları henüz tam olarak anlayamamaları ve iletişim kurmanın zor olmasıdır. Bu yaş aralığında çocuklar sünnet sırasında kendilerine zarar verileceğini düşünebilir ve bu korku ilerde ‘kastrasyon’ (hadım edilme) korkusu yaşamalarına neden olabilir. Ancak bu durum her çocuk için geçerli değildir.  Eğer çocuğunuz psikolojik açıdan sünnete hazır olduğunu düşünüyorsanız, bu dönemde de sünnet yapılabilir. Bazı çocuklar psikolojik açıdan sünnete 7 yaşında bile hazır olmayabilir. Aksine, bazı çocuklar 4 yaşında da hazır olabilirler.

Sünnet öncesinde çocuk hangi yaşta olursa olsun, çocuğun iyi hazırlanması ve bunun doğru cümlelerle yapılması çok önemlidir. “Sünnet nedir?” sorusunun cevabı çocuğun anlayabileceği, çocuğu korkutmayacak şekilde seçilmelidir. Çocuklar kandırılmamalı, doktorla aniden karşılaştırılmamalıdır. Sünneti açıklarken detaylara girilmemesi, bu işlemin “temizleme, kıvırma, fazla derinin çıkarılması” gibi kelimelerle açıklanması çok önemlidir. Sünnet öncesinde internet ortamında yayınlanan sünnet videolarını çocuğa izletmek, eğlence için işlemi gerçek dışı aletlerle yapılıyor gibi anlatmak çocuklarda derin korkular oluşturmakta ve bu korkular çocuğun ilerleyen cinsel yaşamında telafisi zor, olumsuz durumlar oluşturmaktadır. Çocukların ne kadar olgun olurlarsa olsunlar “çocuk” olduğu unutulmamalıdır.

Sünnet, çocuğunuz için ömründe 1 kez yaşayacağı ve ileriki hayatını önemli ölçüde etkileyecek bir olaydır. Bu yüzden sünnet kararı alırken işlemin zamanı, yapılacak yer ve yapacak kişi açısından iyi karar verilmelidir. Sünnet cerrahi bir işlemdir. Cerrahi işlemlerin tamamı steril koşullarda olmalıdır. Sünnet bu alanda uzmanlaşmış olan çocuk cerrahları ve çocuk ürologları tarafından yapılmalıdır.

Lokal anestezi mi Genel anestezi mi?

Bebek doğduktan sonraki ilk aylarda lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) ile rahatlıkla yapılabilir. Daha büyük çocuklarda lokal anestezi-genel anestezi tercihi çocuğun durumuna göre aile ve hekimin birlikte vereceği kararla yapılmalıdır.  Lokal anestezi büyük çocuklarda ciddi psikolojik travmaya yol açabilir. Bu yüzden anestezi tipine çocuğun durumuna göre karar verilmelidir.  Sünnet için kullanılan genel anestezi yöntemi sedasyon anestezisi olup, hafif bir anestezi yöntemidir. İşlem esnasında ağrı duyabilir. Bu yüzden sedasyon anestezisine ek olarak lokal anestezi de kullanılır. Eğer hastane dışında, klinikte veya evde sünnet yapılacaksa uygulanan anestezi tipi her zaman lokal anestezidir.

Sünnet hangi mevsimde yapılmalıdır?

Sünnet için her mevsim uygundur. Önerdiğimiz belli bir mevsim yoktur. Ancak yapılacak işlemin çocuğun eğitiminin aksamasına engel olmaması ve diğer arkadaşlarının da bu dönemde yapıldığını görerek daha kolay ikna olması, bu işlemin olağan bir işlem olduğunu düşünmesi açısından okul çocuklarında yaz dönemi tercih edilebilir.

Sünnette Hangi Yöntemler Kullanılır?

Sünnet için pek çok yöntem bulunmaktadır. Başlıcaları :

  • Termokoter/ Lazerli Sünnet: Sünnet havyası olarak bilinen cihazla yapılır. Kanama riskinin düşük olması ve sünnet süresinin kısa olması sebebiyle sünnet yapan kişilerce çokça tercih edilir. Ancak sünnet sonrası sinir hasarı yapabilmesi ve cinsel işlev bozukluklarına neden olabilmesi nedeniyle güvenilirliği tartışmalıdır.
  • Kelepçe/ Klemp Yöntemi: Bu yöntemde, plastik bir halka aracılığıyla iç ve dış deri tam tabiriyle kıstırılmakta, fazla deri kesilmekte, geriye kalan dolaşımı bozulan deri de kangrene uğrayarak kendi kendine düşmektedir. Klembin işlemden birkaç gün sonra çıkarılması gerekir. Bu süre içinde de çocuğun pipisinde kalması gerekir ve bu çocuklarda rahatsız edici olabilir. Çıkarma işlemi oldukça kısa sürer. Ancak çocuklar açısından yeni bir işlem yapıyor olmak yine huzursuzluk vericidir.
  • Cerrahi yöntem / Klasik yöntem: En çok yapılan, en güvenilir yöntemdir. Ancak doğru kişilerce yapılmadığı taktirde üzücü sonuçlar doğurabilir. Sünnet derisi kesildikten sonra kendiliğinden emilebilen dikişler ile dikilir. Bezi olan bebeklerde, bezin bağlanmasında, bebeğin kucağa alınmasında, yüzüstü yatmasında hiçbir sakınca yoktur.

Evde sünnet yapılır mı?

Uygun koşullar sağlanması durumunda evde sünnet yapılabilir. Burada önemli olan yeterli steril ortam sağlanması ve sünneti yapan kişinin sünnet konusundaki deneyimidir. Yine yenidoğan döneminde de evde sünnet yapılabilir.

Sünnet sonrası olabilecek sorunlar nelerdir?

En çok korkulan komplikasyon kanamadır. Ancak kanama damla tarzınla olduğu takdirde önemsemek gerekir. Bu durumda sünneti yapan cerrahla temasa geçilmelidir. Bu durum, yetersiz kanama kontrolünden olabilir. Bununla birlikte, çeşitli ilaç kullanımlarına bağlı, bazı kan hastalıkları veya travmadan da kaynaklanabilir. Sızıntı, lekelenme tarzındaki kanamalar olabilir. Bunlar için miktarında artış olmadığı takdirde bir şey yapmaya gerek yoktur.

Enfeksiyon olma ihtimali oldukça düşüktür. Yeterli hijyen sağlanırsa enfeksiyon beklenmez. En çok akla takılan sorulardan biri çocuk bezinin enfeksiyona zemin hazırlayabilme ihtimalidir. Düzenli bez değişimi yapıldığında enfeksiyon oluşmaz. Aynı zamanda bez travmalardan korunma açısından da faydalı olabilir.

Sünnet sonrası, peniste şişlik, lokal anestezi yapılmasına bağlı morluklar olabilir, endişe edilmemelidir. Sünnet derisinin penis başına yapışık olma durumunda, işlem esnasında bu yapışıklığın açılmasına bağlı ince bir tabaka deri sıyrılabilir ve bu sünnetin ilk zamanlarında kızarıklık, sonrasında kabuklanmaya yol açar. Bezli çocuklarda bu kabukların nemli olmasından sarı-beyaz renkli plaklar oluşabilir. Bu durum iltihaplanma sanılabilir. Ancak bahsedilen tüm bu durumlar normaldir.

İlgili yazılar:

Sünnet Bakımı / Sünnet Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir? Sünnetten Sonra Bizi Neler Bekliyor?

Sünnet Sorunları Nelerdir?/ Sünnet Sonrası Komplikasyonlar Nelerdir?

 



Kasık Fıtığı Nedir?

Kasık fıtığı, karın alt zarının küçük bir parçasından veya karın duvarının kaslarındaki zayıf bir alandan bağırsağın bir bölümünün veya kız çocuklarında bazen de yumurtalıkların dışarı çıkmasına denir. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde kasık fıtığı olabilir. Çocuklukta olan fıtıklar genellikle doğumdan beri vardır. Çocuğunuz ağladığında veya zorlandığında fıtık daha büyük görünebilir.

Çocuklarda Kasık Fıtığı Ne Sıklıkta Görülür?

Kasık fıtığı, erkeklerde kızlardan 4-6 kat fazla görülür ve yaklaşık 50 erkek çocuktan birinde görülür. Her iki cinsiyette de erken doğumlarda fıtığın görülme ihtimali daha da artar.

kasık fıtığı
erkek bebekte kasık fıtığı

 

 

 

 

kasık fıtığı
kız çocukta kasık fıtığı

 

 

 

 

 

Kasık Fıtığını Önlemek Mümkün Müdür?

Bunu önlemenin bilinen bir yolu yoktur. Çocuklar ve bebekler çok ağladığı için fıtık olmaz. Var olan fıtık çocuğunuz çok ağladığı için görünür hale gelir, sakinleştiğinde karın içi organlar yerlerine döneceğinden tekrar görünmez hale gelir.

Kasık Fıtığı Nasıl Teşhis Edilir?

Çocuğunuzun kasık bölgesinde belirgin bir şişlik şeklinde göründüğü için fıtığı klinik muayene ile teşhis etmek mümkündür. Çocuğunuzun tanı için başka bir tetkik aracına (ultrason vb.) ihtiyacı olmayabilir. Bazen, bir tarafa (sağ/sol taraf) tanı konulduktan sonra, karşı  tarafta da (sol/sağ) fıtık olabilir. Bu durum tek tarafında fıtık tespit edilen hastaların %10’u kadardır. Bu yüzden, o ana kadar fark edilmemiş bir fıtık ihtimaline karşı, görüntüleme (ultrason) istenebilir .  

Kasık Fıtığı Nasıl Tedavi Edilir?

Kasık fıtığı cerrahi olarak tedavi edilir. Çoğu durumda bu, günübirlik ameliyat olarak gerçekleştirilir. Çocuğunuz hastaneye gelir, ameliyat olur ve aynı gün taburcu olur. Bazen, özel bir durum varlığında, bir çocuğun iki veya üç gün hastanede kalması gerekebilir.

Ameliyat öncesi neler yapılacağını öğrenmek için “Ameliyattan Önce Sizi Ve Çocuğunuzu Ne Bekliyor?” yazımıza tıklayın.

Ameliyatta Neler Yapılacak?

Çocuğunuza genel anestezi verilecek ve ameliyat sırasında uykuda olacaktır. Kasık bölgesindeki şişlik üzerinde küçük bir kesik yapılacak, karın zarı ve bağırsak parçası yerine geri itilecektir. Kas duvarı onarılacak ve kesi estetik dikişlerle kapatılacaktır. Bu dikişler eriyecek ve alınması gerekmeyecektir. Karşı tarafta da bir fıtık varsa, bu fıtık da ayrı bir kesi şeklinde, aynı zamanda onarılacaktır.

Herhangi Bir Risk Var Mı?

Her anestezi uygulaması risk taşır, ancak bu ameliyat için bu risk oldukça düşüktür. Anestezi doktoru, herhangi bir komplikasyonla başa çıkmak için eğitilmiş deneyimli bir doktordur. Anesteziden sonra çocuk bazen kendini hasta hisseder ve kusar, baş ağrısı, boğaz ağrısı veya baş dönmesi hisseder. Bu etkiler genellikle kısa sürelidir. Tüm ameliyatlar ayrıca küçük bir enfeksiyon veya kanama riski taşır.

Ameliyattan Sonra Ne Olur?

Kasık fıtığı ameliyatından sonra çocuğunuz biraz hassasiyet hissedebilir ve kasık bölgesinde morarma olabilir, ancak bu anormal bir durum değildir. Çocuğunuzun durumuna göre ağrı kesici verilebilir. Bölge ağrılıyken çocuğunuzun bol giysiler giymesi daha uygun olacaktır. Bebeklerin bebek bezi kullanmasına engel bir durum yoktur. Ameliyattan iki gün sonra çocuğunuza banyo yaptırabilirsiniz, ancak 7-10 gün kadar uzun banyolardan kaçınmalısınız. Tahrişe neden olabileceğinden yaranın etrafına krem ​​​​kullanmayın.

Yara yerindeki dikişlere ve ameliyata bağlı bir sertlik ele gelecektir. Bu sertliğin kaybolması birkaç ayı bulabilmektedir.

Sizden yaklaşık 1 hafta – 10 gün sonra ve bazen duruma göre daha sonra tekrar, kontrole gelmeniz istenecektir. Kontrolünüzü ihmal etmemelisiniz.

Ameliyat Sonrası Ne Olursa Doktora Başvurmalısınız?

Fıtık onarım operasyonlarının çoğu başarılıdır. Ameliyattan sonra fıtığa bağlı şişliğin inmesi gerekir. Şişlik devam ediyorsa veya yara yerinizde aşırı bir kızarıklık, hassasiyet, akıntı, açılma durumu varsa vakit kaybetmeden doktorunuza başvurmalısınız.


Çocuk Cerrahisi Kliniği

Op. Dr. Tuba Dikmen GÜLSER, Çukurambar Ankara'da çocuk cerrahisi kliniğinde hizmet vermektedir. Çocuk cerrahisi doğumdan erişkin yaşa kadar 0-18 yaş grubu çocuklarla ilgili tüm cerrahi işlemleri kapsamaktadır.

Op. Dr. Tuba Dikmen Gülser'e aittir. Tüm Hakları Saklıdır.

0 505 024 45 00